



“Bu durumda sokaktaki bilinmez ve düşman gölgelerden biri de ben olurdum. Kargaşanın kahramanlarından birisi. Sinsice apartmanların camlarını gözetleyen, köşe başlarında nöbet tutanları kollayan diğer gölgeler gibi bir gölge. Kargaşanın asli bir unsuru olarak, kargaşanın öznelerinden biri olarak sarhoşluğa doğru sürüklenerek bilinçsiz de olsa yıkımı hızlandırmaya uğraşırdım. Bunun canlılık ve hayatiyet olduğunu kabul ediyorum ama bunların hiçbirisini yapamıyorum, hatta şu kadını bile sürükleyip dışarı atamıyorum, yaşamın kurallara göre aktığı fikrine sarılmaya devam ediyorum. Geçmişe ve kurallara sarılmak ölümcüldür.."
YKY Mart 2019
MENÜ
YAZILAR
Jünger’in modernite üzerine düşünmesinin sonundaki temel ruh halinin, yumuşatılmış ve ironiyle örtülmüş keder olduğunu da söyleyebiliriz. Her şeyi görmüş, bütün bir yüzyılı baştan sona yaşamış birisinin kederi.
/ K24 devam...
Carlos Fonseca'nın Hayvan Müzesi
Görünebilir olabilmenin, sürdürülebilir görünürlüğün arzulandığı bir çağda yok olmak neden bir çıkış olsun ve «isimsizlik poetikası» gibi bir düşünce neden bizi ilgilendirsin? / K24 devam...
Japon Edebiyatı üzerine
Almanlarda aşırılık tek yönlüdür, Japonlarda ise her yana doğru saçılır. Hem sadelik, hem kahramanlık hikâyeleri, hem hiçliğin krallığı, hem tutkunun gündelikliği, hem sanayi toplumlarının yabancılaşmış bireyi ve hem de olasılıkların eşitliği aynı düzlemde yer alır. Japon edebiyatını aşırılığın krallığı yapan da budur. devam...
Aharon Appelfeld'de suskunluk ve hafıza
Felakete soğukkanlılıkla bakmak bir tür suskunluk dili gerektirir. Feryatsız ve öfkesiz taş gibi bir suskunluk. Suskunluk unutma gayretinden de kaynaklanıyor olabilir ama Aharon Appelfeld'in derdi bu değil. O soykırıma dair tanıklıktan ziyade geri plandaki gerginlikle, gözle görülmeyen ama hissedilen gerilimle ilgili. Ve tabii bir de insanlığın düşkünlükleriyle. devam...
Almanlar, Japonlar ve bazı temalar
Caspar Friedrich'in “Der Wanderer über dem Nebelmeer” (Bulutlar Üzerinde Gezinti, 1818) tablosunda dağların üzerinden ufka bakan adamın gölgesi tüm bir dönemin ruh halini temsil eder. Yalnız ama zirvede ve soğuk içindeki adamın silüeti pek çok Nietzche kitabının kapağını da süslüyor. devam...
Uwe Timm'in Işıldağı
Savaş sonrası Alman edebiyatı yıkıntılar üzerinde bir hesaplaşma denemesidir. Geçmiş, savaşı çocuklukta yaşayanların hemen enselerindeydi ve yıkıma karşı şu ya da bu şekilde tutum almak zihin egzersizi değildi. devam...
Tinsel Hisar
Heine, Almanya ve Romantizm
Klasikler onca yılın ötesinden bugünümüzü daha da iyi anlamamızı sağlayacak cümleleri fısıldarlar. Bilinmeyen bir zamana fırlatılan mektupların berrak cümleleriyle öylece kalırız. Hatta bazen kafa karışıklıklarımıza merhem olup bizi gülümsetenlere bile rastlayabiliriz. devam...
Hesaplaşmanın Almancası
Savaş sonrası Alman edebiyatı
Edebiyat hesaplaşma çabası da olabilir, unutma çabası da. Savaş sonrası Alman edebiyatı, neler olduğunu, tüm bunların nasıl olabildiğini, “Eski Almanya”nın mirasını tartışmaya yazgılıydı. Ama alacakaranlığa gömülmüş olarak. devam...
Niçin Önüme Geleni Öldüremem
Javıer Marias ve "Yarınki Yüzün"
Türümüze dair umudu diri tutmaya çalışırız. Görmemeye çalışırız. Bazılarıysa doğrudan insana dair umutların kökenine yönelip, “düşünceden önce gelenler”i dolaşıma sokarlar. Yani kendimize yakıştıramadıklarımızı, yani korktuklarımızı, yani reddettiklerimizi yani hayatın hakiki yüzünü. devam...
Vergilius Suretinde Hermann Broch
“Ah, evet, sılaya dönüş! Her şey çocuğa dahildir, onun için her şey müzik, her şey ölümsüz, her şey bütünlüğün büyüklüğü olur, gülümsemesiyle bundan böyle çocuk, hep örtüleri kaldıran ve her şeyi gerçekleştiren olur..." devam...
Baba, Doğa, Yara
David Vann üzerine
"Anne babalar söz konusu olduğunda her şey olabilir. Onlar Tanrı gibidirler. Bizi var veya yok ederler dünyayı eğip büker, istedikleri şekle sokarlar ve bizim dünyamız ancak o olur. Başka türlü neye benzeyeceğini bilemeyiz.” devam...
Çağın Laneti
Thomas Mann'ın Doktor Faustus'u
Dünyasal güç elde etmenin yolunun şeytanla anlaşmaktan geçtiğini zaten herkes biliyor. Faust'u özel kılan onun yaşamın ve evrenin sırlarını çözmeye çalışırken, bir düşün insanı olarak hayatın dışına itilmesi ve tıkanmasıydı. devam...
İmkansız Çöl
Ali Şeriati Üzerine
Ali Şeriati Ebu Zer'i yazdığında - ya da Arapçadan çevirdiğinde - henüz 22 yaşındaydı ve hayatının kahramanına sonuna kadar sadık kaldı. Peygamber'in Ebu Zer hakkında, “Allah sana merhamet etsin, ya Ebu Zer! O yalnız yaşayacak, yalnız ölecek ve yalnız diriltilecektir”dediği rivayet edilir. devam...
Kağıt Cephe
Birinci Dünya Savaşı ve edebiyat
Gökyüzündeki bulutları çoğunlukla görmezden geliriz, görmek istemeyiz. Felaketin yaklaştığına inanmak istemeyiz. Hayat her zamanki akışında seyretmektedir ne de olsa. Gündelik alışkanlıklar, dertler sürüp gitmektedir. Dünyanın ve hatta ülkenin başka yerlerinde tatsız şeyler olmaktadır tabii ama onları görmemeyi tercih ederiz. İnsan süreksizliği kaldıramaz. devam...
İbrani Mitleri
Yayına hazırlayanın önsözü
Elinizdeki çalışmanın serimlediği alem Türk okurunun yabancısı değil. Tufan, Adem, İbrahim, İsmail, Yusuf ve bunlara dair söylenceler İslam kültürünün de ayrılmaz bir parçası. devam...
Mezarlıklar yaşayanların dünyasına ait. Ölenlerin hatırasının korunması ve geçmişin süreklileştirilmesi yaşayanların dünyasına aittir. Bir mezarlığın inşası da, ölülerin istiflenmesi de yaşayanların zamanla ve toprakla kurdukları ilişkiye dairdir. devam...
Mo Yan'ın Bütün Şeytanları
İri Memeler ve Geniş Kalçalar'da Çin'in bir yüzyılı
Toplumların bir kaderi var mıdır? Tüm değişimlere ve devrimlere karşın onları bir kafes gibi içinde tutan değişmez yazgıları var mıdır? Toplumlar aslında değişmez mi? İnsan bazı kitapları okuduğunda bu uğursuz düşünceye kapılmadan edemez. Öyle olmadığını umarız ama içimizde bir yerde bu tekinsiz düşünceden de kurtulamayız. devam...
Çin'i Düşleyebilir miyiz
Dünyanın Homojenleşmesi
Uzaklık, anlaşılmazlık ve nüfuz edilemezlik. Yüzyıllar boyu Çin denildiğinde dünyanın geri kalanının gözünün önüne bunlar geldi. Nüfuz edilemezlik; bize bütünüyle yabancı kalmak, mutlak öteki olmak gibi bir şeydir. Aslında bütünüyle yabancı olan, nüfuz edilemeyen düşlenemez de. Düşlenme bazı yakınlıkların kabulüyle, aynı dünyada olmakla gerçekleşebilir. devam...