top of page

YAZILAR

Javier Cercas’ın meşum perileri

“İspanyol edebiyatında iç savaş ve Franco rejimine dair anlatıların artık bıkkınlık yaratacak bir niceliğe ulaşmış olduğu söylense de, yüzleşme, arınma ve hesaplaşma gayretinden ayrı düşünülemez edebiyat. Bana kalırsa Cercas’ı farklı kılan nedenlerden birisi demokrasiye geçiş sonrasında Cumhuriyetçilerin pek hoşlanmadıkları tatsız alanlara bakabilme cesareti.” / K24  devam...

Eski Dünyadan sonra

Hermann Broch'un "Uyurgezerler"i

“Arendt 1946'da Broch’un 'Proust ile Kafka arasındaki kayıp halka' olduğunu söylemişti. Yani artık mevcut olmayan ile henüz varolamayan arasındaki karanlık alandan söz ediyoruz. Arendt’e göre Proust artık varolmayan bir dünyadan yazarken, Kafka henüz varolmamış bir gelecekten yazıyordu ve bir anlamda bunun rahatlığı içerisindeydi.” / K24 devam...

 

Seyretmenin Yolları

Şule Gürbüz'ün "Kıyamet Emeklisi"

Aziz’in farkında olduğu tek şey farklı olduğu bilgisi ve farklılığın gizlenmesi gerektiği, toplumun içinde kaybolmak gerektiği, göze batmamak gerektiği. Tıpkı evliyaların iç dünyalarına dair bir şeyler yazmanın güçlüğü gibi, bu tür yaşantıların dile getirilemeyişi gibi burada da aynı duvarla karşılaşıyoruz." / K24 devam

 

Claudio Magris'in Dünyası

Sınırın, kimliklerin ve tarihin bulanıklığı Magris’in önemli konularından birisi. Magris'e göre sınırlar bir lanettir ama sınır olmadan kimlik, şekil ve varlık  mümkün olamaz... / K24   devam...

Takımyıldızlar

Barthes ve Lévi-Strauss’ta Japonya

Bir başka kültüre hayranlık, içinde bulunulan kültürden ve dünyadan bir kurtuluş umudu, bir başka dünya hayali biçiminde de tezahür edebilir./ K24   devam...

Her şeyden sonra

Ernst Jünger'in Eumeswil'i

Jünger’in modernite üzerine düşünmesinin sonundaki temel ruh halinin, yumuşatılmış ve ironiyle örtülmüş keder olduğunu da söyleyebiliriz. Her şeyi görmüş, bütün bir yüzyılı baştan sona yaşamış birisinin kederi.

/ K24   devam...

Kaybolma Sanatı

Carlos Fonseca'nın Hayvan Müzesi

Görünebilir olabilmenin, sürdürülebilir görünürlüğün arzulandığı bir çağda yok olmak neden bir çıkış olsun ve «isimsizlik poetikası» gibi bir düşünce neden bizi ilgilendirsin? / K24   devam...

Aşırılık Cenneti

Japon Edebiyatı üzerine

Almanlarda aşırılık tek yönlüdür, Japonlarda ise her yana doğru saçılır. Hem sadelik, hem kahramanlık hikâyeleri, hem hiçliğin krallığı, hem tutkunun gündelikliği, hem sanayi toplumlarının yabancılaşmış bireyi ve hem de olasılıkların eşitliği aynı düzlemde yer alır. Japon edebiyatını aşırılığın krallığı yapan da budur. devam...

 

Yeşilliğin Damgası

Aharon Appelfeld'de suskunluk ve hafıza

Felakete soğukkanlılıkla bakmak bir tür suskunluk dili gerektirir. Feryatsız ve öfkesiz taş gibi bir suskunluk. Suskunluk unutma gayretinden de kaynaklanıyor olabilir ama Aharon Appelfeld'in derdi bu değil. O soykırıma dair tanıklıktan ziyade geri plandaki gerginlikle, gözle görülmeyen ama hissedilen gerilimle ilgili. Ve tabii bir de insanlığın düşkünlükleriyledevam...

Büyüyü Onarmak

Almanlar, Japonlar ve bazı temalar

Caspar Friedrich'in “Der Wanderer über dem Nebelmeer” (Bulutlar Üzerinde Gezinti, 1818) tablosunda dağların üzerinden ufka bakan adamın gölgesi tüm bir dönemin ruh halini temsil eder. Yalnız ama zirvede ve soğuk içindeki adamın silüeti pek çok Nietzche kitabının kapağını da süslüyor. devam...

 

Uwe Timm'in Işıldağı
Savaş sonrası Alman edebiyatı yıkıntılar üzerinde bir hesaplaşma denemesidir. Geçmiş, savaşı çocuklukta yaşayanların hemen enselerindeydi ve yıkıma karşı şu ya da bu şekilde tutum almak zihin egzersizi değildi. devam...
 

Tinsel Hisar
Heine, Almanya ve Romantizm

Klasikler onca yılın ötesinden bugünümüzü daha da iyi anlamamızı sağlayacak cümleleri fısıldarlar. Bilinmeyen bir zamana fırlatılan mektupların berrak cümleleriyle öylece kalırız. Hatta bazen kafa karışıklıklarımıza merhem olup bizi gülümsetenlere bile rastlayabiliriz. devam...
 

Hesaplaşmanın Almancası
Savaş sonrası Alman edebiyatı

Edebiyat hesaplaşma çabası da olabilir, unutma çabası da. Savaş sonrası Alman edebiyatı, neler olduğunu, tüm bunların nasıl olabildiğini, “Eski Almanya”nın mirasını tartışmaya yazgılıydı. Ama alacakaranlığa gömülmüş olarak. devam...
 

Niçin Önüme Geleni Öldüremem
Javıer Marias ve "Yarınki Yüzün"

Türümüze dair umudu diri tutmaya çalışırız. Görmemeye çalışırız. Bazılarıysa doğrudan insana dair umutların kökenine yönelip, “düşünceden önce gelenler”i dolaşıma sokarlar. Yani kendimize yakıştıramadıklarımızı, yani korktuklarımızı, yani reddettiklerimizi yani hayatın hakiki yüzünü. devam...
 

Vergilius Suretinde Hermann Broch
“Ah, evet, sılaya dönüş! Her şey çocuğa dahildir, onun için her şey müzik, her şey ölümsüz, her şey bütünlüğün büyüklüğü olur, gülümsemesiyle bundan böyle çocuk, hep örtüleri kaldıran ve her şeyi gerçekleştiren olur..." devam...
 

Baba, Doğa, Yara
David Vann üzerine

"Anne babalar söz konusu olduğunda her şey olabilir. Onlar Tanrı gibidirler. Bizi var veya yok ederler dünyayı eğip büker, istedikleri şekle sokarlar ve bizim dünyamız ancak o olur. Başka türlü neye benzeyeceğini bilemeyiz.” devam...

 

Çağın Laneti
Thomas Mann'ın Doktor Faustus'u

Dünyasal güç elde etmenin yolunun şeytanla anlaşmaktan geçtiğini zaten herkes biliyor. Faust'u özel kılan onun yaşamın ve evrenin sırlarını çözmeye çalışırken, bir düşün insanı olarak hayatın dışına itilmesi ve tıkanmasıydı.
devam...
 

İmkansız Çöl
Ali Şeriati Üzerine

Ali Şeriati Ebu Zer'i yazdığında - ya da Arapçadan çevirdiğinde - henüz 22 yaşındaydı ve hayatının kahramanına sonuna kadar sadık kaldı. Peygamber'in Ebu Zer hakkında, “Allah sana merhamet etsin, ya Ebu Zer! O yalnız yaşayacak, yalnız ölecek ve yalnız diriltilecektir”dediği rivayet edilir. devam...
 

Kağıt Cephe
Birinci Dünya Savaşı ve edebiyat

Gökyüzündeki bulutları çoğunlukla görmezden geliriz, görmek istemeyiz. Felaketin yaklaştığına inanmak istemeyiz. Hayat her zamanki akışında seyretmektedir ne de olsa. Gündelik alışkanlıklar, dertler sürüp gitmektedir. Dünyanın ve hatta ülkenin başka yerlerinde tatsız şeyler olmaktadır tabii ama onları görmemeyi tercih ederiz. İnsan süreksizliği kaldıramaz. devam...
 

İbrani Mitleri
Yayına hazırlayanın önsözü

Elinizdeki çalışmanın serimlediği alem Türk okurunun yabancısı değil. Tufan, Adem, İbrahim, İsmail, Yusuf ve bunlara dair söylenceler İslam kültürünün de ayrılmaz bir parçası. devam...
 

Mezarda Huzur Yok

Ölüler, Yaşayanlar ve Bellek

Mezarlıklar yaşayanların dünyasına ait. Ölenlerin hatırasının korunması ve geçmişin süreklileştirilmesi yaşayanların dünyasına aittir. Bir mezarlığın inşası da, ölülerin istiflenmesi de yaşayanların zamanla ve toprakla kurdukları ilişkiye dairdir. devam...

Mo Yan'ın Bütün Şeytanları
İri Memeler ve Geniş Kalçalar'da Çin'in bir yüzyılı

Toplumların bir kaderi var mıdır? Tüm değişimlere ve devrimlere karşın onları bir kafes gibi içinde tutan değişmez yazgıları var mıdır? Toplumlar aslında değişmez mi? İnsan bazı kitapları okuduğunda bu uğursuz düşünceye kapılmadan edemez. Öyle olmadığını umarız ama içimizde bir yerde bu tekinsiz düşünceden de kurtulamayız. devam...
 

Çin'i Düşleyebilir miyiz
Dünyanın Homojenleşmesi

Uzaklık, anlaşılmazlık ve nüfuz edilemezlik. Yüzyıllar boyu Çin denildiğinde dünyanın geri kalanının gözünün önüne bunlar geldi. Nüfuz edilemezlik; bize bütünüyle yabancı kalmak, mutlak öteki olmak gibi bir şeydir. Aslında bütünüyle yabancı olan, nüfuz edilemeyen düşlenemez de. Düşlenme bazı yakınlıkların kabulüyle, aynı dünyada olmakla gerçekleşebilir. devam...

bottom of page