top of page

Bir özgeçmişin kamusal tarafı rahatça yazılabilir: 1959'da İstanbul'da doğdum, 1982'de Boğaziçi Üniversitesi İşletme Yöneticiliği bölümünü bitirdim. Bazıları hâlâ çıkan, bazıları geçmişe gömülmüş bir sürü dergiye bir sürü yazı yazdım. Yine kimisi hâlâ mevcut, kimisi artık var olmayan şirketlerde çalıştım vs. Halihazırda şurada ve burada yaşıyorum vs.

Bir özgeçmiş parlak olabilir, olmayabilir, hareketli olabilir, olmayabilir; ama gerçekte ne olduğuna gelindiğinde zorunlu olarak tökezleniyor. Gündelik yaşamın hakiki hasadı, bir anlamda elle tutulamayan ve aktarılamayandır denilirken galiba bu kastediliyor. Yazmak, aktarılamaz yana doğru hamleler demek. Hem aktarma gayreti, hem örtme gayreti demek. Belki geride bırakma gayreti de demek.

Haliyle edebiyata, İslam tarihine, Ortaçağ Türk tarihine, Türkolojiye, Otra Asya tarihine, Yahudi tarihine ve düşüncesine, Tasavvufa, Alman tarihine ve düşüncesine, Orta Avrupa'ya, Japon tarihine ve galiba biraz da felsefeye meraklıyım. Bu merakların çoğunun birbirine pek uymadığının da, böyle farklı alanlara saçılmanın iyi olmadığının da farkındayım. Yine de bütün bunlar bir yerde buluşuyor ama sanırım orası yukarıda sözünü ettiğim aktarılamayan alana dahil.

Aktarılamayan alan maalesef acı da gerektiriyor ama acı olamaksızın hakikat çabası da, adanmışık da söz konusu olmuyor. Önemli olan gerçekliğin arkasına ulaşmak için üstlenilen dürüst sıkıntı belki de. Günümüzde ya acıdan kaçılıyor ya da tam tersine acı putlaştırılıyor, yapışkan bir ağlaklık muteberleşiyor. Nesnellik ve mesafe sanırım bu iki tutumun arasında bir yerde duruyor.

Oyun

Uçmak-Hezarfen Ahmed Çelebi

(İstanbul Devlet Tiyatroları 2019-2024)

İnceleme

Keçi / Zanlı, Kurban, Cefakâr

(YKY, 2013)

bottom of page